Türkiye, her ne kadar yasal düzeyde uluslararası tahkimin yolunu açmış olsa da, iş dünyası henüz bu konuda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip değil.
Tahkim sonucu verilen hakem kararlarının, çok taraflı uluslararası sözleşmelerdeki tenfize ilişkin hükümler aracılığıyla uygulandığı, iş dünyası tarafından yeterli düzeyde bilinmiyor.
ICC Tahkim Divanı`na başvuran ülkeler içerisinde Türkiye`den yapılan başvuruların oranı halen çok düşük. Bunun temel sebebi olarak da ICC tahkim ücret ve masraflarının çok yüksek olduğuna işaret ediliyor. Bu sebeple, CEA (Avrupa Tahkim Divanı) gibi çok daha az maliyetli ve hızlı yargılama sağlayan benzer tahkim kurulları bulunmaktadır.
Tahkime gitmek için bunun açıkça sözleşmede hüküm altına alınmış olması şart. Özellikle çok taraflı ve uluslar arası sözleşmelerde veya bir tarafın ülkesinin mahkemelerine güvenin az olduğu durumlarda (Orta Asya ve Ortadoğu ülkelerinden bazıları), davaların İstanbul, Paris veya Cenevre gibi tarafsızlığına güvenilen başkentlerde, önceden seçilen bir hukuk ve dilde bağımsız hakemler tarafından görülmesi kararlaştırılır.
Tahkim yolunu seçen tarafların avantajı, hangi durumlarda hakeme başvuracaklarını, tahkimin ne kadar süreceğini, hakemin kim olacağını ve kararın nasıl icra edileceğine kadar, sözleşme serbestisi çerçevesinde belirleme imkanlarıdır.
Taraflar bu anlaşmayla bağlı olurlar. İhtilaf halinde davalar, normal mahkemelerden çok daha hızlı ve seri bir şekilde, profesyonel ve dosyayı bilen, gerçekten inceleyen bir hakem tarafından yürütülür. 3 ila 5 yıl sürecek bir dava, hakem önünde 3 ayda sonuçlanabilir. Bu da paha biçilmez bir zaman kazanımı sağlar.