Uluslararası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce-ICC) ve FIDIC işbirliğiyle, uluslararası inşaat sözleşmelerinde uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin etkin bir çözüm yolu sağlanmak istenmektedir.
İhtilafların FIDIC veya bölgesel bir takım tahkim prosedürlerine tabii tutulması gerekmektedir.
FIDIC'in herhangi bir uygulama zorunluluğu bulunmadığı gibi; güncellendikçe, eski baskıların mülga olması gibi bir durum da söz konusu değildir. Dolayısıyla 1987 Baskısı da kimi çevrelerce hala tercih edilebilmektedir.
Şartnamenin 20.2 maddesine göre, uyuşmazlıklar Uyuşmazlıkları Sonuçlandırma Kurulu (USK) tarafından karara bağlanacaktır. Sayı belirtilmemişse kurul üç kişiden oluşacaktır.
Tarafların anlaşacakları herhangi bir zamanda, görüşünü vermesi için, taraflar müştereken bir meseleyi Kurula havale edebilirler. Diğer tarafla anlaşma sağlanmadan, taraflardan hiçbiri herhangi bir mesele hakkında Kurula danışamaz. Eğer, iki taraf da Kurul kararından memnunsa, kararı aldıktan itibaren 28 gün içinde bu hususu diğer tarafa bildirir. Fakat Kurul başvuruyu aldıktan itibaren 84 gün içinde (veya kararlaştırılan başka bir süre içinde) bir karar vermezse, bu durumda taraflardan her biri bu sürenin bitimini takip eden 28 gün içinde diğer aşamaya geçileceğini diğer tarafa bildirir. Bildirimde uyuşmazlık konusu mesele ve tatmin olmama nedenleri açıkça belirtilmelidir; aksi halde tahkim prosedürüne geçilecek süreç yürütülemez.
Tatminsizlik bildirisi denilen Kurul kararından memnun olunmadığı bildiriminden sonra, tahkim öncesinde "Dostça Çözüm" denilen bir prosedürün yürütülmesi gerekir ki; bunun için de geçirilmesi gereken süre 56 gündür ve taraflar arasında sulh sağlansın veya sağlanmasın bu süre beklenmek gerekir.
FIDIC 1999 Genel İdari Şartnamenin ekinde uyuşmazlıkları sonuçlandırma anlaşmasının genel şartları yer almaktadır ve bu şartlar ile uyuşmazlık halinde ilerleyecek sürece ilişkin hususlarla ilgili ayrıntılı düzenlemeler yer alır.
FIDIC örnek sözleşmelerinin uygulama zorunluluğuna ilişkin mevzuatta herhangi bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, uluslararası alanda teamül niteliğine henüz ulaşamamış olması neticesinde, pratikte uygulama sıkıntıları ile karşılaşılması olağandır. Nitekim zorlayıcı ya da denetleyici bir mekanizmanın işlerliği söz konusu olmadığından ve standart sözleşme yapısının uygulamada taraflarca değiştirilebilirliği göz önüne alındığında bağlayıcı hukuki değeri yoktur.