Ülkemizin yargısının acı gerçeklerinden biri : Mahkemeler önünde herhangi bir ticaret hukuku davası en az 3 yılda sonuçlanmakta, uluslararası davalar ise 5 yıl sürebilmektedir.
Daha 9 ay geçmesine karşın, ilk duruşmanın bile yapılamadığını artık olağan bir durum haline gelmiş.
Bilirkişi kurumu Türk yargısının yüz karası halini almıştır : bir bilirkişi raporu 4 duruşma boyunca (yani 10 ila 14 ay) yazılmadığı gayet alışılagelmiş bir durum halini almıştır.
Ancak bu durum, özellikle iş dünyasının alınyazısı değildir. Olmamalıdır. Şöyle ki ; tüccarlar aralarındaki sözleşmeden doğabilecek olası ihtilafın yargılanması için mahkemeler yerine, bir tahkim kurulunu adres gösterirlerse, davaları devlet hakimleri tarafından değil de, atanmış hakemler tarafından çözülecektir.
Tüccarlar, ihtilaf halinde Avrupa Tahkim Kurulu'nun kararını tanımayı taahhüt ettiklerini peşinen sözleşmeyle kabul ederler. Hakemlerin atanmasındaki genel prosedüre göre, her bir taraf birer hakem atar, bu iki hakem de bir baş hakem seçer.
Zira Türkiye'de tahkim, mahkemeler ve icra dairelerince tanınan, geçerli bir yargılama yöntemidir. Merkezimizin kararları aynen mahkeme kararı niteliği taşımaktadır. Böylece aleyhinde karara çıkan şirket, kararı uygulamak zorundadır.
Tahkim yoluna başvurmanın amacı, ki aynı zamanda tahkimin özellikleridir :
a) Uzman ve tarafsız kişiler (hakemler) tarafından yargılama,
b) Çok kısa sürede karar verilir (ortalama 6 ay) ;
c) Mutlak gizlilik dahilinde yargılama.
d) Vergisiz, nispi harçsız, uygun maliyetli yargılama.